23 Ekim 2011

Geçen Hafta

Zor bir haftaydı bizimkisi...

Geçtiğim cumartesi "hastalık" kapımızı çaldı. Hava azıcık soğudu ya gelmemesi beklenilemezdi tabii..
"Boğazlarım acıyor, nefes alamıyorum" sinyalleriyle evde alarm verildi. Boğazlar kıpkırmızı !


Doktora gitmek için Pazartesiyi beklemek bu halde imkansız olacaktı. İlk defa doktora sormadan antibiyotik'e başladık. Çünkü Dr.Lerzan asla kültür almadan antibiyotik vermezdi.

Pazar günü kafasını hiç kaldırmadan yattı. Hiçbir şey yemek istemedi. Onu yataktan kaldıran tek şey akşam yemeği için masaya gelen balık kokusu oldu. "Ben balık severim" diyip kuruldu masaya. 3-4 balık yedi ve tekrar yattı.


Halsizliğe birde öksürük eklendi. Evde bulunan öksürük şurubu girdi hemen devreye. Bal + zencefil karışımını kaşık kaşık yedi.

 "Çocuğumun hasta olduğuna değilde, huyunun değiştiğine yanarım" demişler ya, bunu kim söylediyse çok doğru söylemiş. Resmen her şeye ağlayıp bağıran,sinirlenen bir çocuk çıktı ortaya. Sinirler biraz gerildi.

İstekler, itirazlar arttı, arttı, arttı.....


Bunun gibi diaolaglar çokça yaşandı.
EgE : Su verirmisin ?
(Yataktayız, başucumuzda her iki tarafta da bir bardak su var)
Elif:   Al canım
EgE : Hayır senin orda ki su değil
Elif:    Nerde ki su?
EgE:   Babamın ordaki su
Baba: Al babacım iç
EgE:  Hayır sen verme,senin ordaki suyu annem versin
Elif :  Al aşkım iç
EgE:  Hayır su istemiyorum

Neyse ki ilaçlar işe yaradı ve öksürük çok azaldı.

Haftanın yorgunluğunu ve sıkıntısını CAN'larla tokuşturulan kadehler giderdi  :)

Biliyorum hastalıklar hayatımızda hep olacak ama keşke daha az yıpratsa olmazmı ki ?

14 Ekim 2011

Boşvergiller



Bizim evde bir şey bozuldu mu,  o şey sanki  hiç yokmuş gibi davranırız.






Hemen örneklerle anlatmaya başlayım. Örneklerle diyorum bizde örnek bir değil çünkü.

 Şöyle ki ;

Üst katta ki komşumuzun banyosuna su basar ve sular bizim banyonun tavanını mahveder. Büyük bir hızla üst kata çıkıp, olayı anlatırız. Kendimiz evde  bozulan şeylere hemen çözüm bulduğumuz için (yalan külliyen yalan) komşumuzdan da aynı hassasiyeti gösterip,çözüm bulunması isteriz. Komşu olaya hemen el atar ve banyosunda ki sorunu çözer. Tamam artık olay burda bizim için bitmiştir. Banyonun türkiye haritasına dönen tavanını benimsemek fazla zamanımızı almaz. Görüntü bizi hiç ama hiç rahatsız etmez.

Yine örneklemeye banyodan devam edeceğim.

Aslında yıllardır bizim evde su tesisatında sorunlar var. Biz değil yıllar önce gelen bir tesisatçı  söyledi bunu. Komple tüm tesisatın değişmesi gerektiğini anlattı ve gitti. Biz ne yaptık?? Nasılolsa bir kaç sene sonra tadilat yapacağımızı, tadilat sırasında tüm tesisatın değişmesine karar verdik. Karar verdik vermesine de uyguladık mı??? Tabiy ki hayır..

Geçen seneye kadar küçük banyo da (görende evde 5 banyo var zanneder,evimizin en lüks şeyi yatak odasında banyo olması) yıkanırdık. Bir süre sonra musluğa sıcak su gelmemesiyle hooop büyük banyoya geçiş yaptık. Sanki o banyo hiç olmamıştı ,biz orda hiç yıkanmamıştık. Neyse ki birgün sular kesilmiş, hızla gelen su sayesinde sıcak su musluğu açılmış, olay kendi kendine düzelmişti.

Örnekler hep banyodan gidiyor ama banyo askımız EgE'nin şiddetine maruz kalıp duvardan düşmüştü. Şimdi duvarda koca bir delik, kapının kulbuna tutturulmuş havlu ile yaşantımıza devam ediyoruz.

Rezervuarda ki sorunun ne kadar zamandır devam ettiğini ben bile unuttum :)

Geçenlerde arkadaşlarımızı yemeğe alacağız.  Yemeği balkonda yemek istiyorlar. Kırıla kırıla sandalye kalmadı balkonda. Nereye oturacaklar ??  Tabiyki gidip yeni bir masa-sandalye takımı alacak halimiz yok. Yatak odasında üzerimizden çıkıp dolaba yerleşmeyen kıyafetleri koyduğumuz iki koltuk var.Hemen onlar devreye girdi. Balkona taşındı ve olay çözüldü. Yeni bir takım almamız önümüzde ki  beş senelik planlar içerisinde görünmüyor.

15 gün önce kıytırık  72 ekran televizyonumuz bozuldu. Hemen yatak odasından 55 ekran tüplü tv girdi devreye. Büyük televizyonun önüne konulan sehpanın üzerinde yerini aldı. Keyifle seyrimize devam ediyoruz. Bozulan tv ne zaman yapılır ??

Salonda stor perdelerimizin mekanizmaları bozulup, açılıp kapanmaz hale geldi. Nasıl olsa önünde tül var, stor olmasa da olur diyip şeffaf yaşama "merhaba" dedik. Dışarıdan bakıldığında evin içi ayna gibi görünüyor. Biz alıştık şeffaf yaşama,eminim dikizdeki komşularımızda alışmışlardır.

Salonda iki adet avize, her birinde sekiz adet lamba var. Şu anda kaç tanesi yanıyor dersiziniz. Sadece iki :))


 EgE doğmadan önce ses sistemi aldık. Emeklemeye başlamasıyla ses sisteminin bozulması bir oldu. Kapağını açıp kapatmaktan alet hakkın rahmetine kavuştu. Şimdi "bozulan ama asla yapılmayan eşyalar müzesinde" yerini aldı.

Diyorum ya bizde örnekler bitmez. Hatta kesin bu postun devamı bile gelir.

Buraya yazdım ki birileri (!) bu yazıyı okur ve harekete geçer diye.

Gün doğmadan neler doğar, kim bilir :))

11 Ekim 2011

Sürpriz





Kargocunun getirdiği paketle heyecanlı bir sabah yaşadık.
Paketin açılmasını beklemek EgE için daha da heyecan vericiydi..






Gülçin ve Eylül kuzundan gelen paket bizi çok ama çok mutlu etti. Çok çok teşekkür ederiz.
Yaşattığınız heyecan ve mutluluğu unutmayacağız :)))

6 Ekim 2011

Hayalleri Gerçek Oldu !

 Düşledi ve gerçekleştirdi.





 Önce kitapyurdu ve idefix'de haftaya tüm kitapçılarda.

 Esra'cım seninle gurur duyuyorum.

4 Ekim 2011

Bunları Biliyormuydunuz ?



  •  Her çocuk gibi köfte ve makarna'yı çok sevdiğini,
  • 22 ay meme emip bir günde memeyi bıraktığını,
  • 11,5 aylık yürüdüğünü,
  • 4 kilo 30 gram doğup, ilk iki ay ikişer kilo alarak anne ve babasına "ne olacak bu çocuğun hali" dedirttiğini,
  • ilk saç tıraşını 2.5 yaşında olduğunu,
  • tek başına 300 gr'lık çipura yediğini,
  • arabalarla oynamayı çok sevdiğini,
  • çok gazlı bir bebek olup,bir sene boyunca gazdan ağlama rekoru kırdığını,
  • 2.5 yaşında bezi bıraktığını
  • Bezi bıraktıktan sonra 5 gün kaka yapmamak için direndiğini ve sonunda bu sorunu aştığını,
  • AVM'lere gidince sadece iki oyuncak diye sınır konulunca tamam deyip daha fazlası için arıza çıkarmadığını,
  • Uykusu geldiği zamanlarda çok hırçınlaştığını ve bazen etrafındakilere zarar verdiğini,
  •  Çikolatayı çok sevdiğini,
  • Şimşek Mc Queen hastası olduğunu,
  • Şarkı söylemeyi,dinlemeyi çok sevdiğini
  • Şarkı repartuarın da kına gecelerinde söylenen "YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE" şarkısının olduğunu,

  • "Gıdı gıdı" ile oynayarak uyuduğunu (gıdı gıdı =boynumdaki ben)
  • Yoğurtlu çorba yanında yoğurt istediğini,
  •  Evde FB takımını tutup,dedesini görünce GS'lı olduğunu,
  •  Deniz ve havuzda yüzmeyi çok sevdiğini,
  • Her sabah kahvaltıya oturmadan önce "sucuk var mı" diye sorduğunu,
  •  Kurabiye delisi olduğunu,
  • Her yemeğin yanında "meysu" (meyve suyu) istediğini,
  •  Bezi bıraktığından beri hiç yatağa çiş yapmadığını (kocaman maşallah),
  • Dışarıdan eve girdiğinde üzerindeki kıyafetleri hemen çıkarttırıp,temiz giysilerle oyuna başladığını,
  • Pijamalarını giymeden asla yatağa girmediğini,
  • Dışarıda, yabancı birinden en sevdiği şey bile olsa asla  birşey almadığını,
      •  Portakal'a PORKATAL dediğini ve çok sevdiğini,
      • Anneanne yada babaanne'ye gittiğinde ben burda kalacağım diye tutturup, son anda fikir değiştirip bizimle geldiğini,
      • "Mavi" rengini çok sevdiğini,


            Bilmiyordunuz dimi :))))

        1 Ekim 2011



        Rüzgarlı ama güzel bir sabaha uyandık bugün.Hele ki bebemiz 10:00 kadar uyuyunca değmeyin keyfimize.

        Hafta sonuna dair planlar yapıldı. Evden çıkılacak ama önce EgE'nin arabalarıyla hasret gidermesi gerekiyor.Geceden sabaha çoooookkkk özlemiş çünkü :)))

        Yarın İnanç'ın doğumgünü..Süprizler hazırlanıyor.Detayları sonra yazacağım..HEYECANLIYIZ.

        Güzel bir haftasonu diliyorum hepinize :)